Çok iyi hissetmiyorum kendimi aslında.
Yeni biriyle tanıştım, ilginç biri, konuşması, tavırları, anlattıkları. Hani iyi gelir ya bazen, apayrı bir kafası vardır, hiç alakanız olmadığı şeylerden bahseder-siz de ona onun alakası olmadığı şeylerden bahsedersiniz- ama bir bakarsınız ki o kadar da apayrı değilmişsiniz konudan falan. Yakalarsınız yani. Buna "keep up feeling" diyor sevgili psikologlarımız, böylelikle kişi kendisini farklı bir gözden onaylatmış oluyor, ki her ne kadar modernleştirilmiş yalnız hayatlarımızda "ben bireyim!" diye bağırsak da, bildiğin sosyal gruplar halinde yaşayan bir hayvanız. Bu sebepten dolayı, bu noktalar önemli, hele ki yeni biri, yeni bir konu, yeni bir olaysa, onay almak çok daha önemli oluveriyor.
Şimdi, "burada", bu tarihi binada onaylatılmış hissedemiyorum. Cidden bir şeyler ters gitti hissim yoğun. İlk kez böyle bir deneyim yaşayıp, ağzıma sıçılmış hissiyle öylece duruyorum. Mission alıp, "failed" olmuş gibi. Tabii ki "ah, hiç bana göre değil başarısızlıklar!" demiyorum, gayet bana göre, ama bir şeylerin ters gitmişliğine değil de, neden ters gitmişliğine takılıyorum sanki. Ya yoğun işten kaynaklanan stresin insanların üzerindeki etkilerini üzerime alıyorum, ya da cidden farkında olmadığım, olamadığım bir durum var ve benim yüzümden sadece ben değil, benimle ilgilenen insanlar da mutsuz.
"Ben bu işi yapıcam lan!" diyip, hayatımı yıkıp, tekrar kurmaya başlarken, bu iyi olmadı. İstediklerimiz olmuyor, evet, buna alıştık. Ama istediğim herhalde şu olurdu, "yok yahu, yanlış yakalamışsın sen, işler yoğun..."
Bunun üzerine yapılacak bir şey de pek yok.
Şu anda R. "Everything gonna be alright" çalıyor hemen yanımda, çok boktan hissediyorum- belki de duygusal davranıyorum rasyonel davranmam gereken bir duruma ve o yüzden mutsuzum. Ama bunu da denemeden bilemem ki... Hisler de yaşanarak öğreniliyor.
Ah M. ah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder