28 Mayıs 2012 Pazartesi

Bir gece sabaha karsi


“bir gece sabaha karşı
en kilitli kapılarım açılacak
yalnızlığımdan çıkıp gideceğim
ne sensiz kalırsam korkusu
ne kitaplarda okuyup altını çizdiklerim
ne alkol tutabilecek beni
ne ölüm telaşı”
Attila Ilhan

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Heyecanla

bugun sabahtan midem berbat uyandim. ise de gitmedim, eskiden olsa belki gec de olsa giderdim ama zamaninda gittiklerime baktim ki tac takmiyorlar, yattim.

ufak tefek ev isi yapmali ama daha cok yatmali gecti. simdi iyiyim.

en son 24 Aralikta yazmisim! ne cok zaman gecmis! bazen acip da yazmadigimi, yazamadigimi hatirliyorum.

kafam yine karmakarisik. yine sabah ise git-aksam eve gel-haftasonu arkadaslarla gorus-pazartesiye yaslan seklindeki hayatin tadi bu ara yine sarhos bi gecenin sonunda yenen durumun sarili oldugu kagidin biraktigi tada dondu sanki.

sevgilimin basina gelenler pismis tavugun basina gelircesine. haliyle mutsuz. onun yaninda olmaya calisiyorum. zaman yaratmaya calisiyoruz ama muhallebicide yasanan bir aska donuyoruz sanki. benim gibi dokunma hastasi bi adama bu reva degil, bunu da biliyorum. hayat bana guzel bi adam verdi, ama hayati zor, ki bana sirayet eden kismi bile zorken onun isin icinde bazen cok bunaldigini hissediyorum ciddi anlamda. bize zarar vermez umarim. yaninda oldugumu hissettigini soyledi, bu iyi bir koddu.

sabahtan beri evde hastayken -ki iyiyim- sadece biraz daha fazlasini istedigimi farkettim. ne bileyim, dunya benim etrafimda donmesin tabii de, aksam surpriz yasansin, beraber yemek yensin. cok zamandir olmuyor boyle seyler. boyle seylerden inanilmaz motive olan ben, uzun sureli yokluklarinda melankolik oluyorum sanirim. ama sevgilimden de daha fazlasini isteyecek bir durumda da degiliz. hayati cok karisti, cok toz kalkti. simdi biraz toz yatisiyor. ve ancak goz gozu yatismaya basladiginda gorecektir diye dusunuyorum. ilk kez evimi tamamen paylasmak istedigim biri var hayatimda ama haftada 2 kez, birkac saat gorusuyoruz. o da disarida. o da istemiyor boyle olmasini, acik ve net konustuk birkac kez. bakalim, bir seyler degisecek, hissim de bu yonde zaten.

eski bir fotografta kalan bembeyaz yuzum geliyor gunlerdir gozumun onune. avusturya'dan donmusum,   istanbul'daki okula daha yeni baslamisim. her sey guzel. ama bir tatsizlik var. beyazlik da sanki ondan. birilerine heyecanla bir sey anlatiyorum.

heyecanla.



24 Aralık 2011 Cumartesi

umulmadik ama tanidik

zaman denizinin icine 36 dereceden sorgusuz-sualsiz firlatilmis, ustune ustluk hala ana rahminde olup da buyudugunu zanneden bir canli turu olan homo saphien;

denizin safe alanlarinda gezip olagan limanlara ugrayacaksin, ya da dahasi icin yukunu alip acilacaksin.

sanirim simdilik hepsi bu.

20 Eylül 2011 Salı

Ayna

Vagonlardan, vagonlarin icinde insanlara carpa carpa kosturup durmaktan ne kadar cok sikayet etmisim.

Simdi, lokomotifle devam ederken tum yola, anliyorum ki cok da manali degilmis sikayetler. Lokomotifi beslemedigim icin vagonlar agir geliyormus sanki.
Sanki sonsuza kadar tasiyacakmis gibi insanin bedenine eziyet edercesine davranmasi ne kadar inanilmaz.
Sonsuza kadar parcalarini tasiyacagi ruhu beslemediginde ne kadar anlamsiz hayat.

Ucunu fazla biraktin bu islerin cocuk, toplamak lazim.
Belki bi yola cikmak lazim.

Birilerinin bavullarini hazirladigini gormek bile heyecan yaratir oldu, ne kadar tiksinmistim oysa ki.

Kafam hakikaten yerinde hic degil.
Terkedilmis gibi bir his var icimde.
Ne alaka?



30 Mayıs 2011 Pazartesi

Ooof



Mekan tuvaletleri konusunda birçoğunuzun deneyimi olduğunu biliyorum.

Ama bu fena bir deneyim sanırım?






Leon'dan

Léon: And stop saying "okay" all the time. Okay?

Mathilda
: Okay.

Léon
: Good.

10 Mayıs 2011 Salı

Emotion Proof





Grey/Arjantin'den geliyor,

Emotion Proof Mascara.