28 Kasım 2010 Pazar

Bir de bu vardı, hatırladın mı?


her şey çok kolay oldu.
ne sızlandım, ne de ağladım.
ani bir ölüm ya da kalp krizi gibi kolay. bütün şehir üstüme gelecek, dünyam yıkılacak sanırdım ama olmadı.
bitti işte. bir süre giden gelenler oldu. beni anlamaya çalıştılar. bir işe yaramadı. sıkıcı ve kasfetliydi.
bazen bütün gün yorganı başımdan aşağı çekip uyudum. bazen de ucuz filmler seyrettim. günler böyle geçip gitti.

şimdi iyiyim.

sen utanç gecelerinde, ben burda.
hepsi bu kadar, sonrası yok.

unuttum gitti geberik!
unuttum gitti, unuttum gitti!

N.Ö.

25 Kasım 2010 Perşembe

24 Kasım 2010 Çarşamba

Duvardan duvara

Duvarın benim tarafımda olan kısmına kalem, kağıt, defter, laptop, şarap koydum. Sonra onların etrafına biraz dikkatsizlikle isteksizlik yerleştirdim. Baktım akmıyor, kadehi hareketlendirdim. Biraz sigara, biraz mesajıma neden cevap vermedi, biraz da adıyla müsemma olamamış bir tükenmez kalemle uğraştım. Biraz baş ağrısı ve yorgunluğu da ekledim. Rüzgarı da çağırmak için camı açık bıraktım, açık bırakmazsanız fısıltısız kalabilirsiniz, unutmayın. Biraz giyilmemiş kıyafetlerle aşırı giyilmiş kıyafetler arasındaki boşluğu inceledim.

Duvarın öteki tarafına ara ara hızlanan ritimsiz kalp sesimi, ölümü, siyahı, ve olmak istediğim bazı yerleri koydum. Dumanımı, eski bir resmimi ve post-it üzerinde sinir bozucu bazı notları rüzgarla paylaşmak için camın önünde bıraktım ama inatları beni bile şaşırttı. Sonrasında da "her sistem dengeye gelir"i alıp, kulağından tuttuğum gibi balkona koydum ama atmadım, biraz cezasını görsün diye orada beklettim.


22 Kasım 2010 Pazartesi

The Dead - Billy Collins

Bir ara Billy Collins okurdum ve özledim. Aniden pop-up yaptı beynimde bugün. O sebepten o zamanki anılarımıza selam çakıyoruz. İyi-kötü seviyoruz onları.

Buyurun buradan bakalım:

http://www.youtube.com/watch?v=iuTNdHadwbk


by Billy Collins.

14 Kasım 2010 Pazar

Hani bazı günler güzel eğlenilse de, aslında birileri için sadece cevapsız bir çağrı ya da "ben seni birazdan arayayım" kişisi olursunuz ya

o zaman çok da hayatı değiştiremeyeceğiniz gerçeğiyle karşılaşabilirsiniz. Ki, kendisi o kadar da soğuk ve saçma değildir ama koyar hani.

Onu o zaman düşünürüz mü demem lazım şimdi? E, düşünemiyorum şimdi?

"Tech Support!" diye bağırabilirim.


Tamamı az sonra.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Matematik

Peki,

Bazen bir denklemin iki bilinmeyeni olduğunda,

Ama bu denklemin bilinmeyenenleri iki kişi olduğu zamanlarda,

Nasıl olup da çok bilinmeyenli oluvermesine,

Kaç puan?

Aslında

aklınızın bir kısmını bir kişi için ayırıp onu düşündüğünüzde, o da aynısını yapıveriyor. Ama anlaması zaman alabiliyor sadece biraz.

Biraz.


Mesela

Ben bazen çok iyi bildiğim bir yolda giderken,
Kaybolduğumu düşünüp, heyecan yaratabiliyorum.

Bazen çok konuşup, herkesi ve her şeyi bunalttığımı düşündüğüm,
Ama aksine sadece bana çok konuşmuşum gibi gelen anları kafamda bulabiliyorum.

Tam bir şeyi eksiklerle dolu olarak yaptım derken,
Aferin alabiliyorum, hayattan.

Bazen kendi balonumu çok fazla şişirip, tam büyük bir zevkle oynarken,
Birden patlamasıyla hoplayabiliyorum.

Bunların bazen sadece benim başıma geldiğimi düşünüp,
Kendime gülüp geçiveriyorum.



3 Kasım 2010 Çarşamba

Seksist entry mi?

Sizce de,

özellikle motivasyonla ilgili durumlarda bir şeyleri yansıtıp-yansıtmamanın becerilebiliyor olmasında

erkekler daha becerikli değil mi?

Becerilebilirliği ne diye soruyor olursanız, işe yarayıp-yaramamasında. İşe yarar bir yansıtma ya da yansıtmamanın ne kadar performansı etkilediği...

Daha da seksistçe gidiyorum bak, durdurmadın beni... Hatta erkekler sadece bu yüzden daha iyi yönetici olmaya daha yakın oluyorlar mı?

Tüm erkekler ve tüm kadınlardan söz etmiyorum tabii ki, benim gözlemlediklerimden söz ediyorum.

Sizin nasıl?

Bi' konuşsak ya?

bloglararasıgezerkenrastlananogüzelşey'lerden birisi



İstiyorum, lütfen...


Lütfen bana bundan alın ama kendisi efficient bir şey olmadığından büyük de bir eve ihtiyacım var.



fyi.

ty.


Marc Johns diye


bir adam var ki sevilir kendisi bu diyarlarda.

Canım okumak istedi şimdi.

Ki benim canım her zaman iş-okul yoğunken okumak ister.