Son zamanlarımın kümülatif parmak izine bir anda, -hele ki şu aralar- hem de birden alakasız bir şarkıyı dinlemek istememle aynı anda ulaşabilmeme dair.
Bugün, yine kendisine kendimi aşırı dozda maruz bıraktığım Bahar ile beraberken, "az nefret etmek yoktur, nefret edersin ve geçersin" temalı konuşmamız da yazı temasını tetikledi, ilgili ya da değil.
Ben, yine karar verdim ki; şu zamanın değil de, belki bir yirmi sene öncesinin insanıyım. Hırsımı almam, gümbür gümbür şiddetteki sinirimden insanların elimde kalabilmeleri için, nefretimi ve çok sevgimi üzerlerine kusabilmem için bu çağ doğru değil. Ama yanlış da değil. Yani, bir takım marazlar var ve bunun altından kalkamıyorum, o yüzden de çağa bok atıyorum. "If it ain't broken, don't fix it" felsefesinden tiksiniyor oluşum da etken.
Gönderilmiş şarkılar, fotoğraflar, pornolar, ders notları, müşteri sunumları ve bazıları. Adeta M. için "Belirli Günler ve Haftalar" kitabı olmuş. Sorunumuz şu: Şu anda kapısının önünden bile geçmek istemediğim insanların yolladıkları ve kapısında yatmak istediklerimin yolladıkları. Bu iki grubun neredeyse %100 ters korelasyonlu bir şekilde görüşülme sıklıkları. Ama mesela, her iki gruba da "nefret" ögesini bağımsız değişken olarak sokabiliyorum. -tamam, nötr olanlar da var, ama abartmalıyım- O, apayrı bir yazının konusu olsun. -Bahar n'aber?-
Şimdi, bundan 25-30 sene önce olmuş olsaydı, ben bu müziklerin olduğu "kasetleri", "fotoğrafları", "teksir kağıtlarını", "sunum kartonlarını", "basılı işleri" hepinizin suratına çatır çatır atıp, bağırıp çağırabilirdim. Yırtabilirdim, kolonya döküp yakabilirdim, odamın güzel yerlerine ince, hafif sararmış, ele alındığında metal kokusunu bırakan gümüş çerçevelerde saklayabilirdim, her şeyi eskicilere verebilirdim -ki bu yüzyılın attığı en büyük kazıklardan biri eskicileredir-, sahaflara satabilirdim.
Eskimiş ve büyük kartonlara basılmış o rengarenk -hatta büyük ihtimalle cryola ile boyanmış- sunumların üzerlerine içkili gecelerde arkadaşlarla sunum mankenlerinin suratlarına kocaman bıyıklar çizebilirdim.
Sizi, sahaflara satıp, üzerinizden para kazanabilirdim.
Şarkı aralarında az da olsa size maruz kalabilmeyi göze alarak "o kasetlerin" üzerlerine bambaşka şarkılar çekebilirdim.
Şimdi? 'Ctrl-a' ve sil. Geri dönüşüm kutusunu boşalt, ve o boşaltma hışırtısı efekti.
Adeta, "haşırt" diye bir ses. Bu.
Ne hesap sorabilmek, ne fıydırıp atabilmek, ne 'bu güzelmiş, bunu şu çerçeveye koymalı' diyebilmek, ne paketleyip yollayabilmek, ne bir temizlik günü esnasında çöpe atıvermek... Hiçbiri yok.
Oysa ki kağıt kesiğine bile razıyım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder