Yorgunum ve hastayım. Nazımı geçirebileceğim kimse yok. Yarın tüm gün yatmak istiyorum. Mümkün değil. Birisi eve gelsin çorba yapsın istiyorum. Battaniye altında televizyonda gündüz kuşağına maruz kalmak istiyorum. Bi' sevdiceğim olsun "kıyamam" desin, o bile yetsin istiyorum. Kaybettiğim Ferzan Özpetek DVD'lerimi geri istiyorum.
Bugün 21 Aralık. En uzun gece. Deli bir dolunay var. Aynı zamanda ay tutulması da varmış.
Merkür retrolardaymış.
Astrolojik açıların arasında sıkışmamak istiyorum.
21 Aralık 2010 Salı
14 Aralık 2010 Salı
Kamuflaj
11 Aralık 2010 Cumartesi
Ufak tefek aslında
Her seferinde derken mesela, içinde çok uzun bir giz var. Her sefer'inde çünkü o. O seferlerden işte.
Rüyamda eski bir oyuncağımla karşılaştım, sarılı-kırmızı bir dinozordu, o renklerde olmaması gerektiğini biliyor olmama rağmen umurumda olmazdı. Çok uzun zaman oynamıştım onunla. Kolları çıkarılıp-takılıyordu. Ara sıra ters takıp onu yüksek bir yere koyar, bakakalırdım nedense. Su yeşiliyle turuncunun dans ettiği, soğuk olduğunda bile üşümediğim günlerdendi o dönem. Ben onu unutmuştum aslında ama sanırım ben buradayım dedi bana dün gece. Birilerinin aklından hiç çıkmadığımdan emin olduğum zaman hiç olmadı benim. Ama beni düşündüklerini hissettiğim anlara müteşekkir olmayı da atlamadım hiç. Bu aralar buna takmıştım. Oyuncakların aklından çıkmamak aklıma bile gelmezdi oysa.
Sanki birilerine veda edecekmişim gibime geliyor, anlayamıyorum.
Sebeplerim var şu anda aslında, ama dediğim gibi, küçük küçük şeyler birikti ve mutsuzluk yaptı. Hepsi bu. Dahası yok.
Şimdi, kahverengi tonlarda, uykularda...
Rüyamda eski bir oyuncağımla karşılaştım, sarılı-kırmızı bir dinozordu, o renklerde olmaması gerektiğini biliyor olmama rağmen umurumda olmazdı. Çok uzun zaman oynamıştım onunla. Kolları çıkarılıp-takılıyordu. Ara sıra ters takıp onu yüksek bir yere koyar, bakakalırdım nedense. Su yeşiliyle turuncunun dans ettiği, soğuk olduğunda bile üşümediğim günlerdendi o dönem. Ben onu unutmuştum aslında ama sanırım ben buradayım dedi bana dün gece. Birilerinin aklından hiç çıkmadığımdan emin olduğum zaman hiç olmadı benim. Ama beni düşündüklerini hissettiğim anlara müteşekkir olmayı da atlamadım hiç. Bu aralar buna takmıştım. Oyuncakların aklından çıkmamak aklıma bile gelmezdi oysa.
Sanki birilerine veda edecekmişim gibime geliyor, anlayamıyorum.
Sebeplerim var şu anda aslında, ama dediğim gibi, küçük küçük şeyler birikti ve mutsuzluk yaptı. Hepsi bu. Dahası yok.
Şimdi, kahverengi tonlarda, uykularda...
9 Aralık 2010 Perşembe
8 Aralık 2010 Çarşamba
Bunlardan almayı isteyen tanıdıklarım olduğuna inanıyorum
7 Aralık 2010 Salı
Salvador Dali&Coco Chanel
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)