28 Temmuz 2010 Çarşamba

Puta tap!

Bazen yürürken, özellikle de aşıksam, elimi toprağa, taşa, tarihi bir binaya dokundurduğum zaman,
Fısır fısır oluyor ya hani ruhum.
Göle taş attıktan sonraki su üzerindeki dalgalanma gibi diyebilirim o fısıltı için.
Daha güzelini de derdim, ama şu an bu uygun.

O zaman diyor ki mesela "teşekkürler", "minnettarım", "dokun, daha da" gibisinden.
Dinlemek için çabalamıyorum ama, dokununca duyuyorum sanki.

Ondandır işte, dokunuyor olmanın benim için önemi.

Kimse kusura bakmasın bence. Dokunmayı sevmeyenlerle olmuyor. Tamam, ben biraz fazla düşkünü olabilirim ama yine de.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder