kesinlikle yapmayı istediğim bir şey var, o da "Hayatımdaki Kadınlar" ve "Hayatımdaki Erkekler" projesi. Böyle diyince ev arkadaşım K.'ın bana "proje adamı ya" demesini hatırladım şimdi.
İkisinin de konsepti aynı. İsimleriyle de müsemma zaten. Hayatıma dahil olmuş, iz bırakmış, paylaşımları hayatımı daha yaşanır kılabilmiş insanların fotoğrafları, beraber fotoğraflarımız ve altlarına benim yazacağım bir şeyler. Ama fotoğraflar oradan buradan olmamalı, fotoğraf stüdyosunda. O gün herkesi ayarlayıp fotoğraf stüdyosu kiralamak, içkiler, yiyecekler falan depolamak ve belki de hayatımda çok önemli olup da birbirlerini hiç görmemiş olanların birbirleriyle tanışmaları -belki sorun yaşamaları ama benim için çok önemli olduğundan hepsinin susması!- gibi tüm gün sürecek, spontan hallerden oluşan ve bunları yakalayabilecek bir fotoğrafçıyla akan giden bir gün.
Haliyle, 2 albüme 2 gün.
Gir-çık halinde olmuş kişileri düşündürüyor bana bu proje. Flu insanlar var. Elbette ki her tanıdığım olmayacak albümlerde ama flu olup da, benim için hepinize saçmasapan gelebilecek bazı noktalar yüzünden o albümde olmasını istediğim kişiler var.
Bu noktada, benim de biraz hayvanlığımın olduğuna kanaat getirdim az önce mutfakta. Yani sonuç olarak o flu kalma halini biraz da ben sağlıyorum zannedersem. Flu olmasından ziyade daha sık yaşamıma dahil olmalarının iyi hissettirebileceği insanlar da var.
Hatta, albüm içeriğini biraz düşündüm de, hem yapım aşaması ama asıl sonrasında elime alıp da baktığımdaki haleti ruhiyenin yoruculuğu aşikar.
Ama biliyorum ki, bazı yorgunluklar lazım hayatta, nefes açıyor.
Ama gerçekten hep unutuyorum ki, bazı yorgunluklar uykularla geçmiyor.
26 Eylül 2010 Pazar
20 Eylül 2010 Pazartesi
Şu anda
içim çok sıkkın.
Kelime olarak "sıkık" o kadar uygun olur ki, o kadar olur.
Oysa ki, en sevdiğim kupamdan elmalı yeşil çayı mideme dolduruyorum, müzikle ruhumu dolduruyorum, dışarıdan serin ama temiz olduğunu hissettiren havayı ciğerlerime dolduruyorum, sessizliği şarkı aralarına dolduruyorum. Seni damarlarıma dolduruyorum.
Senin tansiyonun düştükçe, benimki zaten düşüveriyor.
Şu an, hayatı dolduramıyorum sadece ama o kadar kusur kadı kızlarında bile olur.
Orospular sizi.
Kelime olarak "sıkık" o kadar uygun olur ki, o kadar olur.
Oysa ki, en sevdiğim kupamdan elmalı yeşil çayı mideme dolduruyorum, müzikle ruhumu dolduruyorum, dışarıdan serin ama temiz olduğunu hissettiren havayı ciğerlerime dolduruyorum, sessizliği şarkı aralarına dolduruyorum. Seni damarlarıma dolduruyorum.
Senin tansiyonun düştükçe, benimki zaten düşüveriyor.
Şu an, hayatı dolduramıyorum sadece ama o kadar kusur kadı kızlarında bile olur.
Orospular sizi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)